30.08.2009

29 AGUSTOS 2009, MİSAFİR GELDİ, MİSAFİRLİĞE GİTTİK

Hafta içi Yusuf Şimşak'la görüşüp cumartesi veya pazar gününe acil anaarı ayarlanacaktı. Son aldıgım haberler hiçte iyi degildi. Yusufun anlatmasına göre 13 karniyol anaarı
kabul görmemişti. Daha sonra rakam 11 olarak bildirildi. Bende cumartesi günü hazır olan anaarıları Yusuf'a topladık. Arılar bölünmüş ve analar kesilmiş ortada berbat bir durum var. Ayrıca 11 anaarıdan başka birde çıta bal verdim ::))
Çıta bal satışımızda var yani::)) Yusuf Asım abiyle gelmişti. Anaarıların bir kaç tanesini birlikte kafesleyip hemen yola çıkıyoruz. Bu esnada bizim hacı anaarı üretimi yaptıgımız yeri yıkıp dahada büyüttü. Her taraf duman olmuş durumda.
Yusufun elindeki çıta ise bal degil, saf karniyolların çıtalarından birisi. Bundan sonraki olumsuzluklara karşı ikici alternatif ise bu çıta bir anasız kovana verilecek, anaarı lazım olursa bu çıtadan meme kesilecek. Bundan sonra yapılacak bir şey yok gibi bir şey.
İsaklı köyüne giriyoruz. Bu köyün sapagından çok kez Şile'ye gitmiştim ve bu sapagı hep merak etmişimdir. Daha önceleri halı pazarlarkende bu köyün sınırından dönermişim hep. Köy vadi gibi girişi var çıkışı yok, geldiğiniz yoldan geri çıkabilirsiniz. Yusufun malikhane köyün belkide en zirvesinde, yukradan köyün içini, karşınızda Şile otobanını ve Reşadiye gözüküyor. Heralde 1 km kuzeyimiz de karadenizdi gece üşüdüm.
Notlara bakıp anaarıları kovana verecektik dedimki bu kovanların meme kontrolü yapıldımı, Asım abi yapmıştık dedi. Dedim birde ben bakayım iyiki notlara uyup kafeslerin kek bölümünü açıp geçmemişiz. Sorunlu kovanların hepsinden açık kapalı meme çıktı.
Anaarı verilecek arılara bu şans verilmemeli. Hele karniyol arısına dönülecekse dahada dikkatli davranmak lazım. Şu ana kadar edindiğimiz bilgiler karniyol arısının feromonunun diğer ırklara göre daha düşük oldugu.Yani anaarı vereceginiz kovanda açık yavru olmasın, yoksa anaarıyı risk altına atarsınız.İşçi arılar kendileri anaarı yapma şansını buldumu sizin verdiğinizi çogunlukla teperler.
Ali Şekerli abimizin bir yöntemi vardı. Anaarı verilirken o sistem denenmek istenmiş. Benim bildigim o sistem iki kafes yan yana çıtaların arasına sıkıştırırlır. Burada üsten iki kafes yan yana konmuş, fakat yeni anaarıların 7 tanesi bu yüzden ölmüş. İki çıta arasına sıkıştırılmış olsaydı kontrolde kafesin propolist kaplandıgı görülürdü. O sistemde ayrıca 1 en fazla 2 gün sonra eski anaarı alınır yeni anaarı direk serbest bırakılır. Duruma göre haraket edilir anaarıya sataşma yoksa kovan kapatılır, sataşma varsa anaarı kafese alınır. Üstten yan yana bu kafesler günlerce kalmış, işçilerde alttan kafesi propolistle kaplamış, kafes içindeki işçi ve anaarı havasızlıktan ölmüş. Bakalım daha neler görecegiz arıcılıkta. İşlerimizin çogu deneme yanılmayla yapılıyor zaten. Bu deneme yanılmalarda bizlere çok pahalıya oturmakta.
Burada bir nok düşmek istiyorum.
Arılıklarda mutlaka sprey yada fıs fıs dedigimiz alet olmalı. Şurup olmasa bile su koysanız arıların hırçınlıgını alır. Anaarı verdiğinizde anaarıyı tacizden kurtarmakta çok işe yarar. Bunu iki sene önce işlediğimi düşünüyorum, hala bir çok arılıkta sprey yok. Dün en çok aradıgım malzeme spreydi. Hırçın arıya bakım yaparkende başın şurup veya suyu. Arı yalanana kadar tüm işinizi halledersiniz.Sprey bazı durumlarda körükten daha etkili bir yatıştırıcıdır.
Arı sokmalarında yanınızda bir kapta su varsa hemen sokulan yeri yıkayın. Ben bu işi 5 litrelik su şişelerini keserek yaparım. Bende artık gerekmiyor ama arı soktumu o kokunun giderilmesi suylan olur.
Mevsim zaten bitmiş birde analar anasız olunca bayagı bir iğne yedim. Belkide bu sene bu kadar iğne yemedim diyebilirim. Birisi tam gırtlagımdan soktu, o biraz korkuttu fakat en çabukda onun sancısı dindi. Anaarıları 5 degişik arılıkta verdik, kovanların hepsi bir yerde degil. Havalar bu günlerde bir yagarsa tüm arıların hırçınlıgı biter, kurak hava her zaman arıları hırçınlaştırmıştır. Arı hırçınlaştıgı zaman zaten saglıklı düşünmüyor,sinirini sizden yada anaarıdan çıkarıyor bu gibi durumlarda.
Yusuf Şimşak'gın arılarında gördüğüm bir başka olumsuzluksa, müthiş varova var kovanlarda. Bazı arıların üzerinde iki varova bile var. Her taraf kanatsız arı dolu. Ne kullandıgını sordum, geçen sene kışın piyasaya sürülen bir mamül vardı. Birileride olayı pohpohladı gelinen nokta ise varova üreticiligi oldu. zaten o mamülün piyasaya çıkma zamanı sakıncalıydı, herkes mücadelesini bitirmiş, piyasaya yeni mamül sürülüyor ve denenmesi isteniyor. Denesen ne olacakki, zaten kovanlarda varova kalmamıştıki.
Kovanların meme kontrolü ve anaarı verilmesi iftara bir kaç dakika kala bitirilebildi.
Bu agacı İzmit Kuruçeşme'de görmüştüm ilk olarak. Çiçegi hiç bitmez ve arılarda sürekli ziyaret eder. Meyvesinin adı ise "Hünnap" İri zeytin büyüklüğünde tadı elmayı andıran çok tatlı bir meyve. O kadar tatlıki tadı bogazınızı yakar, yada benim bogazımı yakmıştı. Meyvesi olgunlaştıgında kıpkırmızı olur. O zamanlar dalını getirip bir sene filan evde saksıda yaşattım adaha sonra kurumuştu. Elmanın yetiştigi her yerde yetişen bir meyveymiş.
Dalından çelik yapılıp çogaltılabiliyor.
Bakın çiçek açmış, yanında ise minicik meyve. Hünnap çiçegi ve minik meyvesi yan yana.
İnşallah meyvesi oldugunda bir ziyaret eder sizin adınızada yerim::))
İşlerin bitimi iftara sayılı dakikalar kala olmuştu. Ellerimizi yıkayıp sofraya geçtiğimizde ezan başladı. Doktorumda yok, onun için yemek yemeyip meyveyle iftar ettim. Muhteşem abi olsaydı yemekte yiyebilirdim. O olmadan bogazımdan geçmedi işte::))
Biz işlerle ugraşırken işte şu kadar bal çıktı kestane agırlıkta densede, Asım abide başka telden çalıyordu. O balda kestane yok belaya kaldık. Dedim getirin bir tadına bakacam, baktım balda kestanbe var. Bu seferde Asım abi ne kadar var demeye başladı. Bak dedim az önce hiç yok diyordun bu balda kestane var, ben analiz makinasımıyım, %50 desem gene yok diyecek. Ama balda kestane bayagı hissediliyor. Yusuf kardeşin kardeşi, bende sakallı bakan olacam diyor, buyur yolun açık olsun, bakanlık laflan olmuyor dimi::))

Bu esnada gece yarısı oldu hala teraviyi kılıp Gebze'ye gelecegiz. Hacı ise kara kara düşünmekte. Kendileri gidip iftara geri dönecegiz diye hacı anneden izin almamış. Gece saat 0:1 de eve teslim ettigimizde giderken hakkınızı helal edin diye ayrıldı. Allah herkese her şeyin hayırlısını versin. Bir daha hacıyı b,ir yere götürmeyecegim.::))

24.08.2009

BU HAFTA SONUDA BÖYLE GEÇTİ CUMARTESİ / PAZAR

Bu hafta sonu anaarı kutularının meme dagıtım merasimi vardı. Ramazanda çalışmak sıcakta bayagı şaft kaydırıyor. Resimde hacının durum hiç iyi deil. Sıcakta mafolmuşuz. Biz memeleri dagıtırken Mustafa Kabaoğlu hocamızda ormandaki arılarına bakmaya gitmiş, kontrolleri bitirip yanınıza geleceğim dedi. İşlerini bitirip yanımıza gelince kendimizi ofise attık. Zaten hacıda diyorki ne yapacaksan söyle dışarda çalışmayalım. Nasıl çalışacagız abi dedim sırası gelen kutuyu ben ofise getireyim ne yapılacaksa yapalım tekrar yerine koyacakmışız.::))
Mustafa hocanın Rize'den getirdiği 5 Rus anasından 3 tanesi kafeste ölmüş. Kafesilerin tel bölümüne bir plastik takılmış. Ben teflon denilen elek telinden taktım, fakat tek kat taktıklarımı teli kesip anaarıya ulaşanlşar oldu bundan sonra çift elek teli koymaya başladım. Bu rusyadan gelen analardan başkalarıda bizim tanıdıklarımızdan. Tır'dan bir seferde 400 kafes çıkmış. Hepside kapışılmış tabiki.
Bu esnada Mustafa hocamızın acil 5 anaarıya ihtiyacı varmıştı hazır yok dedim ben anlamam dedi. İki tane kutudan üç tanede kovanlardan karniyol F1 anaarı alarak sayıyı tamamladık.
Kafese esnek bir filim gibi parçaya delikler açılmış. Asedatın biraz kalını.
Mustafa hoca, başta karniyol anaarı ve organik hacı ürünü domates biber patlıcanıda alarak arılıktan ayrıldı. Seyithan abiyle bende elimizde dagıtılacak karniyol F1 memeleri dagıttık ben biraz tranfer daha yaptım ve günü tamamladık. Aslında arıların altına yutonk bakacaktım, motoruda eve almamıştım. Bir uzandımki iftara ancak kalkabildim.
İlhami abi pazar günü nerde oldugumu sordu. Dedimki hacı abinin bahçedeyiz. Sıradan bir kontrol ediyorum, bazı kovanlar erkek atmışsa o çıtaları anasızlara taşıyorum. Erkek olmayınca durumlar iyice sakatlaştı. 8/8/09 tarihindeki notlarıma bakıyorum anaarı memeden çıkmış ve not etmişiz anaarı var diye. Hala anaarı notu, anaarı var olarak devam ediyor. Halaçiftleşen yok birde çiftleşmeye gidip geri dönemeyen acayip çogaldı. Git gele git gel, yakışıklı yoksa kuşlar yer seni. Bir bu arada erkekler azaldı kalanlarıda manita araken sanırım kuşlar götürmekte.
Neyse İlhami abi bende arılara gidecegim birlikte gidebiririz deyinca oh be dedim motorlar 35 km.git 35 km. gel 70 km yoldan kurtulmuş oldum. İşlerimi bitirmeden geldi. İki kovanana larva transferi yapılacaktı birlikte yaptık, zaten tranferide görmek istiyordu iyi oldu. İşimizi bitirip ver elini orman. Yukardaki resim ormandaki arılıkta çekildi. Aşagıdaki resimde o resmin yakın çekimi.
Bu resimdeki en dış çıtaya bu kovan bal atıyor. Geçen hafta ramazandan önce bayagı bir yalamıştık, petege doktor fazla dalmışki petek delinmiş::)))
İkinci çıta ise kapalı yavru, üçüncü çıtayıda ben girmiştim arı yavrı yapsın diye. Çıtayı bir çektimki yavru yerine bal yapmış. Hemen başka kovanlara baktım güzel bal geliyor, pürende %5 açık bile degil bu bal nerden geliyor anlamıyorum. Arılara ilaç verecektik akşam üzeri veririz diyerekten benim arılıktan ayrılıp ilhami abinin artılara gidiyoruz.İlhami abilerin arılıga ulaştık ama agzımız damagımız kurudu. Arabayı derede bırakıp bu arılıga 1 km den fazla tırmanmak gerekiyordu.Resimdeki işaretli yer Mustafa hocayla Osmanların arılarının oldugu yer tam karşı karşıyayız. Karşı taraftan buraya araba yolu yok belli bir yerden sonra yaya olarak çıktık.
Hava acayip sıcak ve biraz yatıp dinlenelim dedik.
İlhami abi iki dakkada uyudu. Ben döndüm döndüm uyuyamadım. Sonra kalkıp körüğü yakıp arıların durumlarına bakıyoruz.
Durumlar hiç iç açıcı degil. Kovanda kat var, üç dört çıtaya basan arı. Bazı kovanların ortasına bir kaç çıta birden hemde örülü olmayan çıtalarla kovan bölünmüş.
Bu mevsim olmasına rağmen arının yatacagı alan belli degildi. Sıradan bir toparlama yaptık. Arılar güçsüz olmasına ragmen bir kaç tae genede iğne yedim. Kendi arılarım zaten sakindi birde karniyol arısına geçtim iyice rahatlkadım. Kendi arılıgımızda sokulmuyoruz ama gittigimiz yerde anında öpüyorlar.
Esmer çıtaları bir araya topladım. Daha bir çok kişi temmuz ayından sonra kovana hemde çıta aralarına beyaz petek
veriyor. Münkünse aralara girilecekse esmer petek, çaresiz kalırsanız örülü beyazları en dışa koyabilirsiniz. Yavru arasına beyaz petek verilirse anaarı beyaz petege kadar gelir geriye döner. Bu durum kovanlarda anaarı kaybına bile neden olur.Siz yavrunun arasına beyaz petegi girdiniz, anaarıda beyaz petekten geri döndü, beyaz petegin öbür tarafında kalan arılarda anaarı gelmeyince anasız kaldık diye meme yapar ve degişik sorunlar başlar.Bazı kovanların fazla çıtalarını kenara çekip, yavrulu kısmı daraltıp böldüm. Kovanda 2-3 çıta arı var 10 çıtalık alanı nasıl savunacak nasıl ısıtacak.
Kaltarında indirilmesi lazımdı, kaldıramadık. Neden derseniz aldıgımız katların içindeki çıtalarda ballı olanlar var, yanımızda arabada yok, dışarıyada bırakırsak burası ana baba gününe döner ve civardaki arıların yağmalanmasına bile neden olunur. Arıyı bir tarafa topladım üstüne çuval koydum. katada çıkış verdim ballı çıtaların balını aşagıya çeksin diye. Aslında İlhami abi gibi sorun yaşayan bir çok amatör arıcı arkadaşımız var. Bana bazen sorular sorarlar onlara derimki bir arıcıyla görüş, bu işler soru sormakla cevaplamakla olmuyor. İşi ne kadar bilmesede eski arıcılar bu hatayı yapmazlar. Son baharda beyaz petekler aralara girilmez, örülecek petek girilmez. Birde arıların basmadıgı fazla çıtalar tamamen alınmalıdır.
En son bir resim daha alıp arılıktan ayrılıyoruz.
Yolumuzun üzerinde bir kablumbaga.
Ormanda Mustafa hopcanın arılarını kontrol ediyoruz. Hoca eşek arıları için bal şurubu asmış bir agaca. Bir tane eşek arısı girmemiş ama bir sürü bal arısı şişeye girmeye başlamış. Bu şişe dün asılmıştı.
Arıların bazısı canlıydı. İlhami abi yazık ben şurubu dökecem dedi. Bende dök dedim şişeyi boşalltı.
İlhami abi yangın var dedi bende buluta benziyor dedim. Yok bir yer yanıyor dedi. Durumu akşam eve geldiğimde öğrendim. İzmit'te çıkan yangının dumanıymış benim bulut dediğim.
Mustafa abilere varmadan birisi bir yere arı koymuştu. Baktık bakım yapıyorlar. Yanlarına gittik kovan açık anaarı yok dediler. Nereden anladınızdedim dediki göremedik. Günlük yumurta varmı oda yok dedi. Elindeki çıtayı alıp günlük yumurtayı gösterdim kendilerine ve hemen fazla çıtaları aldım dedim bir çuval getir. Çuval geldi arıyı 3 çıtaya şıkıştırdım, çünkü kovanda arı yok, anaarıda arasıra yumurta atınca işçi gibi küçülür. Onun için yumurtayı kesen anaarıyı bulmak zorlaşır. Gebze de oturuyorlarmış, ilk defa karşılaştık. Kene var diyte ayaklara falan poşet geçirmişler. Bunlarda arıcı olacakta görecegiz::))
Kene savunsun kendisini dimi yani.
Daha sonra benim ormandaki arılara geçtik. Varova mücadelesi genelde akşam üzeri tüm işçiler kovana döndüğünde yapmak en iyisidir. Amitraz içerikli duman verildi. Hemen arılar kapı önüne gelip varava düşürmeye başlamışlardı bile. Kapalı yavru varken ne kadar mücadele edilsede sorun tek seferde çözülmüyor. Şu an tüm kovanlarda kapalı yavru var. Son baharda gelmiş, şimdi mudahale edilmezse kış arılarının büyük bölümü sakat dogacak ve sizi ileride yarı yolda bıracaklar. Onun için sağlıklı kış arıları için mücadele sürdürülüyor. Formik asidede tam geçemedik. Günlük 8-12 miligr buharlaşacak sistem bir an önce kurulmalı, yada bulunmalı. Bu miktarın altındakiler bir işe yaramıyor, üstüne çıkarsakta anaarı kesilebilir.
Zaten varovadan kurtulmakj imkansız. Belli bir sayıda kontrolde tutmaktan başka bir amacımız yok.
Kovanların altına yutonk düşünüyordum. Hacıda dediki bir yere kaldırım taşı atmışlar onları alalım. Ben ormana gidince gidip almış gelmiş. Bunlar çok saglam, anladıgım kadarıyla yapı denetimcilerin beton dökülürken aldıgı numuneler. Boyutu 15x15 gibi. Ben üzerine 5 cm de beşe on koydummu oldu 20 cm. 5 Cm de kovan ayagı var. Kovan muslugu çıktı 25 Cm ye. Şimdi ilk işim 5x10 kalas alıp ormanın yolunu tutmak olacak.
Ormandan ilhami abiyle geri geldikya, İlhami abide bizim kovan altlarına koyacagımız betonlara bayıldı diyebilirim. Hacı neden bu halde derseniz acayip utandı, yav pijamayla resmimi çekme diye ama zorla resim çektim. Daha sonra İlhami abi ayrıldı çünkü iftara yarım saat ancak kalmıştı. Hacıda bana bahçeden domates biber patlıcan toplamış. Dedi o resmi yayınlama ayıp olur, dedim bu kadar domatese bu iş olmaz ve resmi yayınladım gitti.

20.08.2009

BELKİDE ARICILIKTA EN YOGUN YILIM 2009 OLDU



18 Agustos 2009 salı. İstanbuldan tereyağlı müşteri var. İşyerime mesayi bitimi geldiler çay bile ikram edemedik ama hacı arılıktaki ofisimizde herkesi çayladı.
Misafirimiz Trabzon'lu ve İstanbulda sabit arıcılık yapan Yusuf Şimşak. Yanındada bizim Asım Kadıoğlu abimiz. Yusuf kardeşimizin siparişlerini daha önceden kafeslemiştim ama araya bir kaç anaarı isteyen girince paketin sayısı bozuluyor. Sayıyı tamamlamak için arılıktaki iki kovanın anaarısını birlikte kafesledik.


Bir çok kovan açıp inceleme yaptık, Yusuf körükçülüğüme aday ama benin daha kariyerli iki körükçüm zaten var. Doktor ve hacı bazen kendi arasında birincilik yarışları yapsalarda üçüncü körükçüye gerek duymuyorum. Şu an bu arılıkta bir kovan hariç hepsi karniyol. 1 saf 4 Alman F1 ve benimim üretimim olan f1 ve f2 lerden oluşuyor. Diğer 3 Saf karniyol damızlıklarım başka yerlerde tutuluyor.Vakit akşam üzeri olmasına rağmen, hiç kimse maske kullanmadı, belkide 10 kovan açmışız. Kimseye saldırıda olmadı.
Arıcılık birazda imkanlarla alakalıdır, biraz kelimesi yerine iyi imkanlarla daha iyi olur demek lazım. Mustafa Kabaoğlu abimizin bazı tespitleri olmuştur, derki ; Arıcılık fakir adam işi degil, arıcılık tembel adam işi degil, arıcılık yaşlı adam işi degil. Birde sormak lazım kılibik adam yapabilirmi, yoksa kazak yada bogazlı kazakmı olmalı::)))
Bu saydıklarımız arıcılıgı olumsuz yönde etkiler.
Yusuf Şimşak imkanları yerinde olan bir arıcı. Ayrıcada öğrenmeye açık biri. Kendisini bir kaç yıl içinde geliştirip süper bir arıcı yapacaktır. Bunuda hep birlikte görecegiz inşallah.
Vermiş oldugum anaarılar temmuz ayında üretilmişti ve Trakya dönüşü yavru kapatanları tespit edip topladık.
Ben profesyonel anaarıcılar gibi memeyi şu tarihte kutuya verdim, şu tarhte çıkacak şu tarihte yavru atacak, şu tarihtede kafeste olacak gibi planlar yapmıyorum. Genelde memelerin kutulara verilmesinde gecikmeler yaşıyorum. Buda bana belkide bir tur kaybettiriyor ama her şey istedigim gibi oluyor.
Bu arada bir çok anaarı isteyenide geri çeviriyorum. Mevsim itibari ile erkekler iyice azaldılar. Meil atanlara baharı beklemelerini tavsiye ediyorum. İllede ben şimdi anaarı istiyorum diyenlerede 15-20 gün verip taleplerini yerine getirmekteyim. Fakat seneye büyük bir kapasiteyle üretim planlamaktayım. Her şeyin hayırlısı olur inşallah.
Örülmüş peteklerimide ağ kurdu oluşmaya başlamıştı. Kükürt dumanı verdikten sonra peşinden formik asitle mücadeleye devam edildi. Ağkurtları faliyete geçmişse ilk yapacagınız iş kükürtle ağ kurtlarını öldürmek. Sonrasında asetik asid veya formik asidle korumaya almak. Bu iki asit peteklerdeki ağkurdu yumurtalarının gelişmesine engel oluyor, kurt işe başlamışsa fayda sağlamıyor kükürt tütsüsüyle yaşayanları öldürmek gerekli. Ben formik asit vermeden önce her ihtimale karşı yeniden kükürt tütsüsü yapıp peşinde aşagıdaki şekilde asit uygulaması yaptık.
Formik asidler porsiyon porsiyon örülmüş peteklere servis yapılacak. Biraz daha fazla buharlaşsın diye içlerine fitil görevi yapsın diye karton koydum.
Peşinden katların en üstüne bu şekilde formik asit bırakıldı. Bu konuyu anlamayanlar Muhsin hocanın kitabından daha detaylı bakabilirler.
Arılıkta çalışmalarımız içinde bu sıralarda en önemlisi erkek arı üretmek. Erkek arı yumurtası atılsada işçiler bunu yok etmekte. Genelde Çıtalara yumurta atıldıktan sonra yeni anaarı çıkmış kovanlara bu çıtaları vermekteyim. Bir baktım bayagı bir erkek kapanmış, hemen hacıya dedim bu kovanı ödüllendir. Üstüne kek şuruplugunada invert dolduruldu. Hacı daha önceleri erkeklere kızıp tosunlara bak diye hakaret ederdi, şimdi erkek azalınca oda bunların ne kadar lazım oldugunu anlamış bulunuyor.


Bir bölümünü saydım çift yüzünde nereden baksan 400 erkek var. Çıtada daha kapanmayan erkek larvalarıda mevcuttu. Bir başka kovandada sakat bir anaarı buldum. Attıgı tüm yumurtalar erkek kapanmış::))


Onuda ödüllendirip kapalı yavru takviyesi yaptım, ben işçi tarafını hemde kapalı tarafından hallederim sende erkek işlerine bak dimi yani. Şurup ve kek verildi ayrıca ne kadar bozuk gözlü petek varsa kovana yavaş yavaş aktarılacak. Anaarı sorunlu petek gözünün dibine yumurta bırakamıyor duvara bırakıyor ve hepsişde erkek oluyor. Buda anaarı üretiminde başka bir detay olarak tercübelerimize girmiş bulunuyor.18 /08/09 tarihi akşamı yüklenip Gebze ye 19/08/09 tarihi saat 2,30 da gelen arıların ormana varması ve indirilmesi sabah saat dördü buldu. Murat Çakır ve Mustafa hocanın arılar pürene indi. Yanlarında Osman Ünalın arılarıda vardı. Murat ve Mustafa hocanın oğlu Mehmet gece İstanbula döndüler. Mustafa hoca bana sen sabah kamyonla gidersin dedi. Zaten gece yattım kalkacam diye bir türlü uyuyamadım birde saat 02 de kalktık. Ben arılar indirildikten sonra kamyona uzandım. Bir kalktımki saat sabah 7,45 ve işe gidecem belediyeye geldiğimde 8,35 di.
Arılıktan ayrılmadan biraz resim aldım. Bir bal, kasa veya kovan taşıma arabası.




Ben sabah kalktıgımda Mustafa hoca kovanların üzerindeki elek tellerini alıp çuval kapatıyordu.Virajdan aşagıya daha bir sürü arı var. Zaten hafta içi baktıgımız yere arı indirilmiş, başka seçenekleri degerlendirdik.


Toplam 5 kişinin arısı var bu arılıkta, yaklaşık 1-2 ay misafir olup gidecekler. İnşallah kimsenin emekleri ve beklentileri boşa çıkmaz.





Şimdide Muhteşem abi devreye girdi, herkes pürene gidiyormuş benim neyim eksik. Yav her şeye maydonoz olmak zorundamısın dedim içimden yüzüne karşı::))


Ben içimden yüzüne böyle dedimya oda mevzuyu tersten anladı, abi banada yer bakalım dedi, kıramadık hacıyıda alıp doğru solugu ormanda aldık. Hem kovanlar için amitraz içerikli ilaç almıştım onu verdik körükle, fırsattan istifade ederek.


Birde ilacı aldıgım kişiyle konuştum bu sene son artık üretilmiyecekmiş dedim sen öyle zannet dedi. Geçmiş tarihli üretime devam ediliyor anlayacagınız. Hangi ilaç olursa olsun ikinci yada dozların süreleri geçmeden yapılmalı. Adam bir ilaç yapıyor hepsini yok ettiya içi rahat varova üretmeye devam ediyorlar. Birde siz ne kadar mücadele ederseniz edin, başkaları mücadele etmediğinden bana göre erkek arılar tarafından varova nakli yapılıyor. Erkek arılar istedikleri kovanlara girip çıkıyorlar, istediği kovana girip çıkıyorsa istediği arılıgada girip çıkar demekki::)))


Ormanda şu ana kadar olumsuzluk yok. Nerden geliyor bilmiyorum bal geliyor.


Muhteşem abi püren bakmaya gitti, hava ne kadar süpermiş diyordu ormanda.


Bu çıta bir önceki haberde yayınlanmıştı sanırım. Bo kovanın yavru aralarına iki kabarmış çıta atmıştım yavru için zorladım yani. Zorlamama ragmen, önceki resimle kıyaslarsanız balda artma var.


Sadece bu kpovandamı bal var diye başka katlı kovana baktım, üç çıtasına böyle bal serpilmiş.


Bu çıtada acayip polen blokesi olmuş. Trakyadan gelen kovanlardan birinden çektim, demekki ormanda polende gelmeye devam ediyor.


Pürenler bu sene yeşil ama bir türlü açmıyorlar. Güçlü açmaları için bir yagmura ihtiyaç var. İnşallah hava güzel bir yağmur yaparda bizde yıllar sonra püren balı alırız. Kovanlarım yaklaşık şu an itibariş ile 10 çıta civarı. Hazır kabarmış peteklerimizde var, inşallah püren bir süprüz yaparsa çok güzel olacak. Yıllar sonra ilk defa Trakyadan bu kadar güçlü arıyla döndük. Mustafa abi sagım yaptı, petekleri dışarı bıraktık diyor arı yokki gelip yalasın. Demekki tarlacıları arı kuşlları yok etti. Trakyadan da biraz erken geldim diyordum ama gelmemizde iyi olmuş.


Karşınızda ne yaptıgını bu sıralar bilmeyen bir arıcı var. Pürene gelecekmi gelmeyecekmi bilemiyoruz, karar kendisinin ormanıda gördü.Bu arada benim asetik asidde geldi, yanında gelecek senenin mavi renk ojesiyle birlikte.